Belarus Ekonomi

Belarus Cumhuriyeti, gelişmiş sanayisi, hizmet ve tarım sektörü ile ihracata dayalı bir ülkedir. Potasyum ve çeşitli gübreleri, yük araçları , traktör, yol, inşaat ve kamu hizmet araçları ihracatı alanında dünya liderleri arasındadır.

Belarus yönetimi yerli ve yabancı yatırımlara en uygun çalışma ortamı yaratma hususunda gerekli tecrübe vede bilgiye sahiptir. Ekonomik sistem kırsal ve küçük yerleşim yerlerinde yapılan yatırımlara vergi muafiyeti ve gümrük muafiyeti ve diğer ayrıcalıklar sağlamaktadır.

1950’li yıllara kadar bir tarım ülkesi olan Belarus, İkinci Dünya Savaşı sonrasında SSCB dönemisanayileşme politikaları sayesinde hızlı bir endüstriyel gelişme göstermiştir. Bu dönemde gelişen sanayi sektörü ağırlıklı olarak büyük fabrikalardan meydana gelmiş olup, üretilen ürünler ülke dışına ihraç edilmiştir. Ancak sektör hammadde ve ara malları bakımından büyük ölçüde SSCB ülkelerine bağımlı kalmıştır. Belarus, 25 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığını kazanmasının ardından da Rusya ile bağlantılarını koparmamış, sonuç olarak 2 Nisan 1996 tarihinde iki ülke arasında ekonomik ve diğer alanlarda en yüksek düzeyde işbirliğini öngören “Birlik Anlaşması” imzalanmıştır. 1998’de yaşanan Rusya krizi ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemiş, ekonomisi büyük ölçüde Rusya’ya ihracata dayanan Belarus’ta önemli miktarda sanayi malları stoku oluşmuştur. Belarus ekonomisinde devletin baskın rolü halen devam etmektedir. 1990’lı yılların ortalarından beri Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko tarafından devletçi ekonomi politikalarına ağırlık verilmiş ve hedef Mihail Gorbaçov döneminin Sovyet politikalarına dönüş olarak nitelendirilmiştir. BDT ülkelerinin bir çoğunun aksine Belarus’ta planlı ekonomiden pazar ekonomisine geçişçerçevesinde bir yeniden yapılanma süreci yaşanmamışve özel sektörün gelişimi devlet tarafından yeterince teşvik edilmemiştir. Bunun yerine büyük ve verimsiz KİT’lere destek sürdürülmüştür. Lukaşenko iktidarının devlet sektörünün korunmasına yönelik politikası küçük ve orta ölçekli işletmeleri zora sokmakta ve kayıtdışı faaliyetlere itmektedir. Kayıtdışı ekonominin Belarus GSYİH’sına oranının yüzde 15 – 20 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Belarus günlük enerji kullanımını doğalgazdan sağlamaktadır. Rus Gazprom şirketi Belarus doğalgazı üzerinde kontrölü bulunan Beltrangaz şirketine ortak olmak istemiş ve bu isteğini 2007 yılı başlarında gerçekleştirmiştir. Bu ortaklığa rağmen Belarus’a verilen gazın fiyatındaki artışların önüne geçilmemiştir. Belarus ekonomisi komşu ülkelerden oldukça farklı özelliklere sahiptir. Sovyetler Birliği döneminden miras alınan kamu işletmelerinin üretimde ağırlığı fazladır, nitekim, ülkedeki toplam işletmelerin yaklaşık üçte ikisi kamu işletmeleridir. Özellikle ekonominin temelini oluşturan büyük ağır sanayi tesisleri kamu kontrolündedir. İhracatın önemli bir bölümünü petrol ürünleri ve potasyum gübrelerinin oluşturduğu Belarus’ta hükümet ithal ikamesine dayalı kalkınma politikası uygulamaktadır.

Büyüme

1990-1995 seneleri arasında ciddi bir gerileme yaşayan Belarus ekonomisi, Rusya’dan ithal edilen enerjinin mal mukabili ödenmesi konusunda yapılan özel anlaşmalar, bazı borçların silinmesi ve hükumetin sıkı ekonomi politikaları sayesinde 1996 senesinden sonra büyümeye başlamıştır. 1990’lı yılların ikinci yarısında BDT ülkeleri arasında en yüksek büyüme oranlarına ulaşmış olan Belarus’un ekonomik performansı 2001 yılından itibaren zayıflamaya başlamıştır. Bunun nedeni Rusya pazarlarına olan aşırı bağımlılıktır. Belarus’un imalat ürünlerinin başlıca ihraç pazarı Rusya’dır. Rusya’da özellikle 1998 krizinden sonra talebin azalması nedeniyle bu ülkeye ihracat azalmış ve Belarus GSYİH’si bu gelişmeden olumsuz etkilenmiştir. Yeni yatırımların düşük seviyede kalması da ekonominin büyümesini engelleyen diğer bir sebeptir. Bununla birlikte, 2003 yılında ekonomik büyümenin tekrar ivme kazandığı gözlenmiştir. Toplam GSYİH artışının yüzde 6,8 olarak gerçekleştiği bu dönemde tarım sektörünün gelişmesi ve sermaye yatırımlarındaki artışların bu olumlu eğilimin arkasında yatan sebepler olduğu düşünülmektedir. Bu süreçte, sınai üretim ve perakende sektörü de gelişme göstermiş, diğer yandan Rusya’da Belarus ürünlerine olan talep de tekrar artmaya başlamıştır. 2004 yılında ise Belarus ekonomisi yüzde 11,4 oranında büyürken, 2005 yılında bu rakam yüzde 9,4 olarak gerçekleşmiştir. 2006 yılında yüzde 9,9 olan büyüme oranı, 2007 yılının başında Rusya Federasyonu ile yaşanan doğal gaz krizine rağmen önemli oranda düşmezken, 2007 ve 2008 yıllarında ülke ekonomisi sırasıyla yüzde 8,2 ve yüzde 10 oranında reel büyüme kaydetmiştir. Global ekonomik krizin iç ve dış piyasalardaki dengeleri olumsuz etkilemesi sonucu Belarus ekonomisi 2009 yılında yüzde 0,2 gibi düşük bir büyüme performansı sergilemiş, 2010 ve 2011 yıllarında ise bu rakam sırasıyla yüzde 7,6 ve yüzde 5,3 olmuştur. Büyüme hızındaki artışın beraberinde yüksek oranlı dış ticaret açığı getirdiği de dikkatten kaçmamaktadır. 2009 yılında ülkenin GSYİH’sı reel fiyatlarla hemen hemen değişmese de, yılın evvelinde yaşanan devalüasyon sonucu dolar cinsinden GSYİH 49 milyar dolara kadar gerilemiştir. 2011 yılında ise Belarus derin bir döviz krizi ile sarsılmış, yıllık toplam devalüasyon oranı yüzde 189 olarak açıklanmıştır. 20 Ekim 2011 tarihine kadar resmi kurlarla piyasa kuru arasında büyük fark olmuştur. Belarus Milli Bankası tarafından açıklanan 2011 yılı ortalama resmi döviz kuru baz alınarak hesaplanan dolar cinsinden GSYİH’nın, belirtilen devalüasyon oranına rağmen artış göstermesi bu farkın uzun süre korunması ilr açıklanabilir. Yaşanan olumsuzluklara rağmen ekonominin büyüme hızını koruması büyük ölçüde güçlü iç talebe ve buna bağlı olarak canlılığını sürdüren inşaat ve ticaret sektörlerine bağlanabilir. Bu faktörlerin yanı sıra, global ekonomik krizin etkilerinin hissedilmeye başladığı 2009 yılına kadar olan dönemde Rusya tarafından sağlanan yardımlar ve diğer dış etkenler de büyümeyi olumlu etkilemiştir. Örneğin, Rusya’dan petrol ve doğal gaz gibi kaynakları diğer Avrupa ülkelerine göre daha ucuz fiyata alan Belarus, gerek transit doğal gaz satışlarından gerekse de Rusya’dan aldığı petrolü işleyerek, Avrupa ülkelerine satmak suretiyle önemli gelirler elde etmiştir. Devletin kendi kontrolündeki büyük sanayi işletmelerini devlet bankalarının kredileriyle desteklemesi de büyümenin temel kaynaklarından birisi olarak değerlendirilmektedir. Ancak söz konusu büyümenin tam olarak sürdürülebilir olduğunu söylemek mümkün değildir. Ülkede yatırımlarının yetersiz olması ve yapısal reformların gereken hızla gerçekleştirilememesi ekonomi üzerinde sürekli bir baskı oluşturmaktadır.

Enflasyon

1991 yılında bağımsızlığını kazandığından beri Belarus’ta yüksek enflasyon yaşanmaktadır. 1990’lı yılların ilk yarısında fiyat serbestleştirilmesi ve gevşek para politikaları nedeniyle yıllık enflasyon oranları üç haneli rakamlara yükselmiştir. Bu duruma 1998 yılında Rusya’da patlak veren ve tüm BDT alanını etkisi altına alan mali kriz eklenince 1999 yılında Belarus’ta TÜFE oranı yüzde 300’e kadar çıkmıştır. Daha sonraki dönemde para ve kredi politikalarının kontrol altına alınmasıyla enflasyon düşüş eğilimine girmiş, döviz kuru politikalarında sağlanan disiplin sayesinde 2003 yılında yüzde 30’un altına inmiştir. 2004 yılında enflasyonu yüzde 19’a çekmeyi başaran Belarus hükümeti, 2006 yılında yüzde 7’lik enflasyon oranı ile başarı sağlamıştır. 2007 yılında da enflasyon oranı nispeten düşük sayılabilecek yüzde 8,4 düzeyinde gerçekleşmiştir. Doğal gaz fiyatlarındaki artışa rağmen göreceli olarak sıkı para politikalarının devam ettirilmesi, fiyat kontrolleri ve kur çıpasının etkisiyle 2008 başında enflasyonun artışı sınırlandırılabilmiş, ancak üretici fiyatlarının ve ithal girdi maliyetlerinin artması ve yüksek enerji fiyatlarının etkilerinin doğrudan ve dolaylı olarak hissedilmeye başlamasıyla yılın son aylarında enflasyon hızlanmış ve sonuç olarak, 2008 yılı sonu itibarıyla yüzde 13,3’e ulaşmıştır. 2009 yılının başında yapılan yüzde 20 oranındaki devalüasyonun da etkisiyle hızlanan enflasyon sonraki aylarda belli ölçüde gerilerken, Nisan ayından sonra parasal ve mali disiplinin de etkisiyle aylık enflasyon rakamları çok düşük seviyelerde kalmış; sonuç olarak, 2009 yılında enflasyon oranı yüzde 10,1 ile sınırlı kalmıştır. 2010 yılında enflasyon rakamı yüzde 9,9 ile öngörülen seviyede gerçekleşmiştir. 2011 yılında yaşanan yüksek oranlı devalüasyon ve dolaşımdaki nakit para hacminin ciddi artış göstermesi sonucu ülke tekrar üç haneli enflasyonla karşılaşmıştır. Özellikle kamu harcamalarının finansmanı için emisyon artışına gidilmesi fiyatlar genel düzeyindeki artışı tetiklemiş ve yıl sonu enflasyon rakamı yüzde 108,7 seviyesine çıkmıştır. Hükumetin 2012 yılı enflasyon beklentisi yüzde 15 – 20 arasındadır.

Bölgesel Ekonomiler

Belarus’ta ekonomik reformların yavaş işlemesi ve Sovyet tarzı merkezi ekonominin büyük ölçüde korunması nedeniyle ülkenin altı bölgesinin ekonomik gelişiminin eşit seviyede olduğu belirtilebilir. Minsk, Sovyet döneminden kalma büyük sınai kuruluşlara ev sahipliği yapmakta olup burada makine, traktör, kamyon, otomobil motoru, rulman, elektronik eşya, buzdolabı ve tekstil ürünleri imalatı ağırlık kazanmaktadır. Ülkenin ikinci büyük kenti olan Gomel’de başta zirai makineler olmak üzere makine imalatı gelişmiştir. Ayrıca Gomel bölgesi sınırları içerisinde petrol rafinerileri de bulunmaktadır. Büyük kimya fabrikaları Mogilev ve Grodno kentlerinde bulunmakta olup, burada yapılan üretimin çoğunluğu Rusya’ya ihraç edilmektedir. En verimli tarım bölgeleri ise Gomel ve Brest olarak öne çıkmaktadır.

Ekonominin kilit sektörleri olarak :

  • Makine üretimi
  • Metalürji
  • Metal İşleme
  • Tarım makineleri ve traktör üretimi
  • İnşaat malzemeleri üretimi
  • Aydınlatma ve tekstil endüstrileri
  • Kimya ve Petrokimya endüstrisi
  • Elektrikli makine ve elektronik
  • Tarım
  • Ormancılık ve ahşap sanayi
  • Bilişim sektörü
  • İnşaat
  • Enerji

ön planda yer almaktadır.